Hasan Sabbah ve Haşişiler

Şia mezhebi, islam tarihinin içerisinde birçok şekilde var olmuştur. Gerek siyasi, gerekse dini birçok isim yetişmiş, devlet kurulmuştur. Bunlardan en ünlülerinden biride Şia’nın İsmaili kolundan olan Haşişilerdir. Peki kimdir bu Haşişiler?

Haşişilerin kim olduğunu anlatmadan önce şia’nın ismaili kolunu anlatmak lazım gelir.

İsmailik bir Şia koludur, İmamı Cafer-i Sadığın vefatından sonra şiiler ikiye bölünmüştür. Bir kısmı Cafer-i Sadığın küçük oğlu Musa Kazımı 7. imam olarak tanımışlardır, bununla beraber günümüz İranının mezhebi, İmamiye (caferi) fırkası ortaya çıkmıştır. Diğer bir kısmı Cafer-i Sadığın oğlu İsmail’e tabi olmuş, bununla da Batinilik, diğer adıyla İsmaililik ortaya çıkmıştır.

Hasan Sabbahtan önce kurulan iki İsmaili devlet vardır. Bunlardan biri Karmatiler, diğeri Fatimilerdir. Karmatiler Mekke-i Mu'azzama beldelerine saldıran, ömrü kısa süren bir devlettir. İkinci devlet olan Fatimilerde, Abbasilere karşı ayaklanarak, Abbasi devletini yıkıp başa geçmiştir.

Fatimiler Abbasileri yıktıktan sonra geniş bir coğrafyada misyonerlik faaliyetleri yürütmüştür. Hasan Sabbah, Caferi bir din adamının oğlu olsa da buradaki misyonerlik faaliyetlerinin tesirinde kalıp İsmaili mezhebine geçmiştir.

İsmaili olmasıyla Mısır'a gitmiş, orada ilim öğrenmiş sonra İran'a gidip öğrendiklerini yaymaya çalışmıştır. Hitabet yeteneği çok iyi olan hasan Sabbah’ın adam toplaması pek kısa sürmemiş ve bir devlet kurmuştur: Haşişiler.

Haşhaşiler Hazar denizinin güneyindeki dağlarda kurulan bir devlettir, buradaki kalelerinin en ünlüsü Alamut kalesidir.

Haşhaşilerin yıkılmamasında ki sebep dağ civarında bulunmalarıdır. Yazın sıcak, kışın soğuk ve güçlü şekilde teçhizatlandırılmış olan kalelerle hem iklim hemde ordu bakımından korunmaktadırlar.

Suikastçılar üzerine kurulu olan bu devletteki suikastçilerin nasıl Hasan Sabbah’a bağlı olduklarını görmek için tekrar İsmaili mezhebine bakmamız gerek.İsmailikte şöyle bir anlayış hakimdir: dinin bir zahiri birde batılı vardır. Zahiri herkesin bilebileceği, batılı ise herkesin bilemeyeceği, derin manaları olan. Sadece Hz. Ali ve onu sevenlerin yolundakilerin bileceği anlayışı. (Batınilik/İsmailikte islamdaki kurallara farklı manalar yüklenmiştir. Misal: Namaz, imama itaat; Oruç sırları saklamaktır vb. düşünceler hakimdir.)

Bu şekilde büyük kitlelere yayılmıştır. (Batınilikte yüklenilen manalarla asıl mana yok edilir. yani namaz, oruç, hac kaldırılmış, içki haram olmaktan çıkmıştır.) İsmaili mezhebinde imama itaat vardır. İmama itaatle hakikate ulaşılır, ilimle uğraşmak şüpheyi getirir. bu yüzden "imamın ilmi herkese yeter" anlayışı hakimdir, İmam Hasan Sabbahtır.

Sual: Peki Hasan Sabbah’ın adamları kendilerine verilen görevleri nasıl sorgusuz sualsiz yapıyordu?

Çoğu tüccar bu suale Alamut da sahte bir cennet yapıldığı, adamlarının burada eğlendiğini ve bu yüzden görevleri yerine getirdiklerini yazar. Ancak bu yalan ve uydurmadır.

Gerçek, Haşhaşilerin kelime kökünde bellidir. Haşhaşi kelimesi haşhaştan gelir. Haşhaş afyondur, bir çeşit ottur. Hasan Sabbah bunu adamlarına vererek adamlarının şuurlarını kaybetmesi suretiyle halüsinasyon görmelerine sebep olur ve imam öldür derse öldürür, öl derse ölürler.

Hasan Sabbah’ın emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getiren ve suikastçiliği öğrenen Haşhaşiler her devlette, her sarayda, her mahallede faaliyet sürdürmüştür. Hasan Sabbah'ın oluşturduğu bu teşkilatla muhteşem bir istihbarat teşkilatı oluşmuş, Haşhaşiler korkulur hale gelmiştir.

Hatta Flaman papazı Guillaune de Rubreck İran coğrafyasındaki seyahatinde kırk Haşhaşi’nin Moğol hükümdarını öldürmek için geldiğini, bunun üzerinde Moğol hanının aldığı tedbire ve kardeşini bir ordu ile Haşhaşilerin üzerini gönderdiğini çok şaşırarak kaydeder. Velakin Haşhaşiler’in korku salan bu teşkilatı Hasan Sabbah'ın ölümüne kadar devam edebilmiş sonrasında zayıflamıştır. Bunun sebebi "imama bağlılık"(imamet) anlayışıdır.

Tarih 1258 de moğolların İrandaki kolu ve İlhanlı devletinin kurucusu Hülagu han Alamutu fethetmiş ve Haşhaşilere son vermiştir. Ancak Haşhaşiler farklı coğrafyalara yayılarak faaliyetlerini sürdürmeye devam etmişlerdir (Anadolu, Azerbaycan, Hindistan).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Safeviyye Tarikatı hakkında

Şah İsmail Türk müydü?

Mehmet Akif Üzerine Tartışmalar