Kahkaha Kalesinden Tahta: Şah II. İsmail’in Yükselişi

 Şiilik, Hz. Ali radıallahu anh döneminde Yemenli bir Yahudi olan İbn Sebe tarafından çıkarılmıştır. Ancak İbn Sebe ve taraftarları, Hz. Ali tarafında olduklarını dillendirseler de bunu masum insanları keserek, soyarak, öldürerek yapmaya kalkıştılar. Hz. Ali radıallahu anh da bunlara “siz bizden hariçsiniz, bizden değilsiniz” diyerek bunlara “harici” (hariç olan) demiştir.

Başka bir yazımızda bu bahsi daha ayrıntılı anlatma arzusundayız ancak şimdi okuyacağınız yazımız. Safevi Devletinin 3. Şahı, Şah İsmail’in torunu Şah II. İsmail olacaktır. Şah II. İsmail devrine kadar ki süreçte Safeviler acem coğrafyasında (İran coğrafyasında) Şiileştirme hareketlerinde bulunuyordu. Bu hareket Osmanlıların iskân sistemi gibi değildi, daha şiddetle uygulanan bir hareketti. Misal: Şah İsmail, Safevi devletini kurduğunda Tebriz de ismi Ebubekir, Ömer, Osman ve Ayşe olanların isimlerini değiştirmeleri, aksi takdirde başlarının bedenlerinden koparılması talimatını vermişti. (Bu o dönem için tabii bir politikadır çünkü kimse bugün ki gibi muhalifine laf anlatma lüzumu görmez, ortadan kaldırmak daha hızlı bir çözümdür.)

Böylece Acem coğrafyasının çoğunluğu Şia mezhebine mensup olmuştur. Biz bu Şiileştirme yolundan vazgeçip, toplumu tekrar Sünniliğe yaklaştırma niyetinde olan Şah II. İsmail’i anlatacağız. (Yazımızın temel kaynağı Hasan-ı Rumlu’nun yazmışmış olduğu Ahsenü’t Teravih, İskender Bey Münşi’nin yazdığı Tarih-i Alem-Ara-yi Abbasi ve Faruk Sümer beyin yazdığı Safevi devletinin kuruluşu ve Anadolu Türklerinin yeri kitaplarıdır.)

Şah 2. İsmail, Şah Tahmasp’ın 2. Oğludur. Şah Tahmasp’ın Musa Musullunun kızıyla yaptığı evlilikten 1535/1536 da dünyaya gelmiştir. İsmail mirzanın abisi, Şah Tahmasp’ın ilk oğlu olan Muhammed Mirzayı Tekelü aşiretinden Muhammed Han Şerefeddinoğlu ile Herat hakimliğine gönderdi. (Herat, Afganistan’ın batısında, horasanın önemli ticari ağ merkezlerinden biriydi). İsmail mirza ise sarayda kalıp savaş eğitimi aldı, ilim öğrendi ve cenge meyilli bir gençti ve çok geçmeden bu harbe meyilli oluşunun karşılığını alacaktı.

(Mirza kelimesi normalde emirin/soylu kimsenin oğlu için söylenir ancak fars coğrafyasında (Timur/Safevi/Kaçar) Mirza kelimesi Osmanlılardaki şehzade kelimesinin karşılığı olarak geçer, yani şah/sultan’ın oğlu anlamı taşır.)

Şirvanşahların çıkarttığı isyan üzerine Şah Tahmasp, 14 yaşındaki İsmail Mirzayı isyanı bastırmak üzere görevlendirdi. Şirvan hâkimi Elkas Mirzanın 1547/1548 de çıkarttığı isyan üzerine Şah Tahmasp Behram mirzayı bir grup Kızılbaşla Şirvan ve derbende göndermiş ve isyan bastırılmıştır.

Şirvan’ın valiliği de oğlu İsmail Mirzaya verilmiş, Gökçe Sultan Kaçar da ona lala olarak tayin edilmiştir.

1548/1549 da Şirvanşahlardan Halil Şah’ın oğlu Burhan Ali Mirza Dağıstanlılarında yardımını alıp isyan çıkarmış, Şirvan bölgesine saldırmıştır. İsmail mirzada onu ilk önce Dağıstan’a daha sonra ise Osmanlıya sığınmaya mecbur etmiştir.

1549/1550 de Kanuni Tebriz’e sefer düzenlemiş ama ikmal yetersizliğinden başarılı olamamıştır. Bu hadiseden dolayı Şah Tahmasp, oğlu İsmail Mirzaya kendi kumandanlığında olan askerlerle Osmanlılarda bulunan Kars kalesine saldırı emri vermiş, genç şehzade bir kısım Osmanlıları öldürmüş, bir kısmını da esir almıştır.

Sene miladi 1551/1552 arasında Şah Tahmasp, Osmanlıların “Safevi topraklarına gelen tüccarların ve elçilerin gelmesine mâni oluyor” iddiasıyla İsmail Mirzayı tekrar görevlendirdi ve Osmanlıların Erzurum bölgesinde bulunan Osmanlı paşası İskender beyin üzerine yolladı. Şah Tahmasp oğlu İsmail Mirzaya Erciş, Ahlat ve Erzurum’u yağmalama emri verdi.

Genç şehzade (19) birçok ileri gelen Türkmen boylarıyla (Ustaclu, Türkmen, Rumlu…) harbe gitti. Yapılan harp de Osmanlılardan Maraş hâkimi İsa Bey, İskender paşanın kardeşi ramazan bey ve Erzurum Kadısı esir düştü. Bu hadise İsmail Mirzayı Kızılbaşlar arasında meşhur etti. Kahkaha kalesinde geçirdiği 20 yıllık sürgünden, şahlığa geçişinde kendisine bu hadiseden dolayı duyulan muhabbetin büyük önemi vardır. Ölümünden sonra dahi “Düzmece İsmail” adıyla isyanlar çıkmıştır. Önemli Safevi tarihçilerinden İskender Bey Münşi, İsmail Mirzanın büyük bir muhalifidir ancak o bile “Kızılbaşların onu şah olarak görmek istediklerinden” bahseder.

Kahkaha Kalesi, Erdebil’in kuzeybatısında, Erdebil’e 70 km mesafede dağın eteğinde bir kaledir. Kale isyancı şehzadeler ve hükümdarlar gibi siyasi mahpusların bulunduğu bir hapishanedir. Ayrıca devletin önemli hazineleri de burada bulunurdu. Hatta kale öyle ince ve uzun bir yola sahiptir ki tek bir kişinin tüfekle koruyabileceğinden bahsedilir. Şah Tahmasp’ın kardeşleri Sam Mirza, Elkas Mirza ve oğlu İsmail Mirza burada hapis yatmıştır.

Kanuninin 4. Seferinde yine benzer ikmal sıkıntıları yaşadığından dolayı, İsmail mirza 1000 deveyi ele geçirmiş Osmanlılardan Sinan Beyi de esir almıştır.

Bu amacına ulaşılamayan savaşlardan sonra iki taraf anlaşıp Amasya anlaşmasını imzalamış, 20 yıllık barış sağlanmıştır. (29 Mayıs 1555)

Barış anlaşmasının mutluluğuyla Şah Tahmasp, İsmail mirzayı yeğeni Şah Nimetullah’ın kızı ile evlendirmiştir. Düğün Tebriz de olmuş ve çok büyük şenlikler yapılmıştır. Şatafatlı düğün tüm Kızılbaşların dillerinde yer etmiş, konuşulmuştur. İskender Bey Münşi, “Tebriz’in gönül açan Şimal bahçesinde büyük bir düğün ve toy yaptılar ki büyüğünden küçüğüne tüm Kızılbaşların dilinde dolaşmaktadır”.

Şah Tahmasp 1555/1556 da İsmail mirzayı, İsmail abisi olan Muhammed mirzanın yerine Herat hakimliğine gönderdi. İskender bey münşi bunun sebebinin İsmail mirzanın çeşitli haram işlere uğraşmasından ve deli Kızılbaşlarla oturup kalkmasından dolayı olduğunu söyler.

Ancak İsmail mirza Herat da çok kalmayacaktır ve Şah Tahmasp onu Kahkaha kalesine sürecektir. Sürmesinin temel birkaç sebebi vardır: İsmail mirzanın Herata giderken mülazımlarından Ali Sultan’a Şah Tahmasp’ın Şerefeddinoğluna yazdığı mektubu okutturması. Ali sultan ile birlik olup, Lalası Şerefeddinoğlunu öldürme isteğinde olmasıdır. Diğeri ise, İsmail mirzanın bazı Kızılbaşları Amasya anlaşmasını bozmaları ve Osmanlılara saldırmaları için kışkırtması ve vezirlerin bir kısmı Şah Tahmasp’a İsmail mirzanın kendi saltanatına saldırma ve darbe yapma fikrinde olduğunu söylediler.

İsmail mirza Kahkaha kalesinde gönderilirken Ali sultanda verilen emir ile Kızılbaşlar tarafından dövülerek öldürüldü. İsmail mirza taraftarı olan bazı isimler idam edildi. (Rikabdarı Hamza Bey, Sarıkcıbaşı Hayır Mirek ve Bayat Bayundan Süleyman bey)

İsmail mirza Kahkaha kalesinde 19 yıl 6 ay 21 gün hapis yattı. Bu süreçte hicri 979 yılında altın çaldığı iddiasıyla suçlandı. Kahkaha kalesi daha önce de bahsettiğimiz gibi devletin hazinesinin bulunduğu bir kaleydi. İsmail mirza gelen bazı dervişlere para verip memleketin güncel durumundan haberdar oluyordu.

Ona bu suçlamayı yapanlarda Ustaclu boyundan ve Haydar mirza taraftarı Habib beydi ancak bu suçlama bir sonuç alamadı.

Hanedanın veliahtlarından olan İsmail Mirza Kahkaha kalesinde mahpus yatarken, Abisi Muhammed mirzada suçiçeği hastalığından dolayı görme melekeleri azalmış ve veliaht olarak görülmemişti. Buna aday olarak ikisinin de kardeşi, Şah Tahmasp’ın 3. oğlu olan Haydar mirza ön plana çıkmış ve mevcut durumda Şah Tahmasp Haydar mirzayla çok ilgilenmiştir.

Şah tahmaspın ölümünden 2 yıl önce geçirdiği ağır hastalık ile tahta kimin geçeceği emirler arasında tartışma konusu olmuştu. Sarayda özellikle Ustaclular ve Gürcüler Haydar mirzanın tarafını tutmuşlardır. (Sarayda yönetimde bulunan Kızılbaş boyu olan Ustaclular İsmail mirzadan korktuklarından dolayı Haydar mirzanın tarafını tutmuşlardır.)

Rumlu, Türkmen, Afşar gibi Kızılbaş boyları (Faruk Sümer bu boylardaki önde gelen isimleride vermiştir, biz bahis uzamasın diye kısa kestik) ve şah Tahamsp’ın Çerkes kızı Perihan ve Periha’nın dayısı Çerkes Şemhal Sultan da İsmail mirza tarafındaydılar. Halkın ekserisi ve sipahilerin çoğu İsmail mirzayı destekledi (az önce anlattığımız harbe meyilli oluşu ve başarıları onu halka sevilir kılmıştır).

İsmail mirza taraftarları, kendilerine şahı seven ve Haydar mirza taraftarlarını da nankörlük ve gaddarlıkla itham ederek “İki Birlu” demişlerdir.

Şehzadelerden olan Mustafa mirzada Haydar mirzanın taraftarı olmuştur. Bunun sebebi Mustafa mirzanın lalasının da Ustaclulardan olması olabilir. Şah Tahamsp’ın damadı ve yeğeni Behram mirzanın oğlu İbrahim mirzada Haydar mirza taraftarıydı. Ancak Kızılbaş boylarından sadece Ustaclular Haydar mirza taraftarıyken, Afşar, Rumlu, Türkmen, Çerkesler ve Şah Tahamsp’ın Çerkes cariyesi ve nüfuzlu kızı Perihan’da İsmail mirzayı destekliyordu.

Şah Tahmasp hastalığından kurtuldu, kendisine çok kez bir tarafı tutması için baskı yapıldı ama ihtiyarlayan Şah bir taraf tutmadı. Ne Haydar mirzayı yanından uzaklaştırdı ne de İsmail mirzayı hapisten çıkardı, Bitaraf kalmayı tercih etti.

Tarihler 14 Mayıs 1576 yılını gösterdiğinden Şah Tahmasp’ın 54 yıllık saltanatı sona erdi ve vefat etti.

Haydar mirzada annesinin tavsiyesi üzerine hazine ve Cebehaneyi (cephane/silah deposu) elinde tutup şah olabilmek için o geceyi Devlethanede geçirdi. Haydar mirza çok geçmeden taç giydi ve şah oldu. Veliahtlığına dair Şah Tahmasp’ın mühürlü vasiyetnamesini de saray divanına astırdı.

Haydar mirzanın bu süreçte yaptığı en büyük hata annesini dinleyerek taraftarlarını dışarıda bırakmasıdır. O gece Devlethanenin muhafazası İsmail mirza taraftarlarındaydı (Şamlu, Afşar, Rumlu, Kaçar, Bayat ve Varsak Kurçıları) ve bu muhafızlarda Haydar mirza taraftarlarının saraya girmesine engel oldular ve İsmail mirza taraftarlarına Haydar mirzanın taç giydiği haberini gönderdiler.

İsmail Mirza taraftarları, Şah Tahmasp’ın Haydar Mirza için olan vasiyet namesinin yalan olduğunu söylediler ve Devlethaneye saldırdılar. Haydar Mirza hareme sığındı ancak İsmail Mirza taraftarları onu bulup kafasını kesip Ustaclu ve Gürcülerin önüne fırlattılar.

Daha sonra Kahkaha kalesine gidip İsmail Mirzayı tahta oturttular ve artık İsmail Mirza 22 Ağustos 1576 da bir Şah idi…

Yazımızın devamında II. Şah İsmail’in dönemini ve Sünni mezhebi hakkındaki faaliyetlerini anlatacağız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Safeviyye Tarikatı hakkında

Şah İsmail Türk müydü?

Mehmet Akif Üzerine Tartışmalar