Katliamlar ve Çöküş

Şah I. İsmail, Şahlık döneminde Şiiliği yaymak için birçok faaliyet ve fetih yapmıştır. Bu faaliyetler Osmanlılar gibi sadece batı üzerine de bir hedef olmamış doğuya da sefer düzenlemiştir. Bunun temel sebebi şudur: Osmanlılar nasıl ki İslam’ı yaymak namına batıya sefer düzenliyorsa, Safevilerin amacı da Şii İslam anlayışını yaymak idi. Batısı ve doğusunda gayrimüslim bir devlet olmadığı ve bu ülkelerin hepsi Sünni İslam anlayışına sahip olduğu için seferler bu ülkelere düzenlenmiştir. Ancak şunu belirtelim, bu fetihlerdeki temel amaç gerek mezhepsel, gerek siyasidir. Şah İsmail’in (birazdan anlatacağımız) Dulkadirli beyliğine saldırması siyasi amaç taşır. Biz Şah İsmail döneminde ki fetihleri, Şiilik ve siyasi amaç için yaptığı katliamları ve kısaca çaldıran sürecini anlatacağız.

Şah İsmail, Tebriz de Safevi devletini kurduktan sonra, Tebriz de ki Sünni halka sert bir Şii baskısı kurdu. Başta Fatimiler’in ezana getirdiği ama Selçukluların kaldırdığı “Eşhedi Enne Aliyyen Veliyullah ve Hayyırala Hayrul Amel” sözlerini geri getirdi.

Akkoyunlu hanedanına mensup kimselerin mezarları sökülüp, kemikleri yakıldı, hatta Şeyh Haydar’ın başının sokak köpeklerine atılmasından sebep Tebriz de bulunan bütün köpekler öldürüldü. Sokakta Ebubekir, Ömer, Osman ve Ayşe isimlerinin lanetlenmesi, bu isimlere sahip kimselerin adlarını değiştirmeleri aksi taktirde başlarının koparılmasına buyruk verildi.

Tebrizi ele geçirmesiyle İran’ın siyasi bütünlüğünü tam anlamıyla sağlayamayan Şah İsmail, Irak-Acem, Irak-Arap* bölgelerine sefer düzenledi. 

*(Irak-Acem toprakları günümüz İran’ın Kuzey batı kısmını oluşturur, Hemedan, İsfahan, Kazvin, Kirmanşahvb. şehirlerdir. Irak-Arap toprakları günümüz Irağıdır, Bağdat, Necef, Kerbela, Basra vb. şehirlerdir.)

Irak-Acem hakimi Sultan Murad da Azerbaycan’ın kaybedilmesinden rahatsız olmuş, ordu kurup Tebriz’e doğru sefere çıkmıştı. Hemedan’nın Bulağı denilen yerinde taraflar karşı karşıya gelmiş. Yaşanan harpte galip gelen Şah İsmail olmuştur.

Bu zaferle Şah İsmail, Azerbaycan ve Irak- Arap bölgesinin hakimi olmuştur. Ancak Tebriz de uyguladığı sert uygulamaları bu bölgelerde de dikta etti. (1503)

İleriki yıllarda Mazendaran* hakimi Emir Hüseyin Kirya Çelavi üzerine Aykutoğlu İlyas beyi bir ordu ile gönderdiyse de Aykutoğlu İlyas bey öldürüldü. Bunu haber alan Şah İsmail Mazendaran üzerine yürüdü. Hüseyin Kiryayla ve Türkmenlerin reisi Cihanşahlu Murad bey Kızılbaşlara karşı direnmeye çalıştılarsa da başarılı olamadılar. Hüseyin Kirya bir kafese kondu ancak buna dayanamayıp intihar etti ve cesedi Aykutoğlu İlyas beyin öldürüldüğü yerde yakıldı. Türkmen reisi olan Cihanşahlu Murad bey ise kazığa geçirildi, yakıldı, kebap yapıldı ve Kızılbaşlara yedirildi.

*(Hazar denizinin güneyinde, günümüzde İran’ın bir eyaletidir.)

Çok geçmeden Şah İsmail Dulkadirlilere Osmanlı üzerinden yürüdü. Bunun sebebi hem Osmanlılara göz dağı vermek hem de Kızılbaş toplamaktı. Dulkadirlilere karşı galibiyet kazanan Şah İsmail, Dulkadirli beyliğinin şehzadelerini kebap yaptı. (1507)

1508 yılına gelindiğinde Buhara hakimi Şeybek Han’a bir elçi heyeti gönderdi. Elçiler Şiiliğin hak mezhep olduğunu, Şah İsmail’in peygamber soyundan geldiğini ve onun adına hutbe okutması gerektiğinden bahsettiler. Şeybek Han buna sinirlenerek, ağır bir üslupla bir mektup gönderdi. Sonuç harp yolunu açtı. 

Merv* yakınlarında taraflar çarpıştı, Kızılbaşlar galip geldi ve Şeybek Han’ın başı kesildi. Şah, Şeybek Han’ın kafa tasından şarap içti ve içine saman doldurup Osmanlı Sultanı II. Beyazıd’a gönderdi. 

*(Merv, Türkmenista’nın güneyinde, Mary vilayetindebulunan bir bölgedir. Horasanın en büyük şehirlerinden biridir.)

Şah İsmail Bu yıla kadar Osmanlı sultanına “Baba” diye hitap ediyordu. Artık bu kelimeyi kullanmaktan vazgeçti ve Osmanlılara karşı tehditkâr bir tavır aldı.

Tarihler 1512’yi gösterdiğinde Osmanlı Devleti’nde büyük bir gelişme yaşandı. Şehzade Selim ordunun desteğini almasıyla babasını tahttan indirdi ve Sultan I. Selim olarak tahtta oturdu. Başa geldiğinde iç sıkıntıları önleyen I. Selim Osmanlılara sorun yaratan iki devleti bitirme kararı aldı (Safeviler ve Memlükler).

Sultan Selim tahta geçmesiyle, Şah İsmail ve Kızılbaşlar üzerine fetva verdi. Şah İsmail’e taraflarının “küfür ve irtidadına” ve netice itibariyle öldürülmesinin vacip olduğuna dair fetvayı mektup olarak gönderdi.

Çaldırana giden Süreç içerisinde Sultan Selim, Şah İsmail’e sert ve hakaret içerikli bir üslup takınırken, Şah İsmail daha hafif bir üslup kullanıyordu. Hatta şöyle dediği meşhurdur: “Hükümdarların toprakları, onların nikahlı karısı gibidir. Bu itibarla erkek ve mert olanlar, ona başka birinin elinin değmesine dayanamazlar.” 

Sultan Selim kurduğu orduyla Fars üzerine yürüdü. Çaldıran ovasında Şah İsmail’le harp ettiler ve harbin kazananı Osmanlılar oldu. Çaldıran tarihi bir hafisedir, bir dönüm noktasıdır çünkü Sultan Selim Anadoluyu büyük bir Şiileştirme operasyonundan kurtarmıştır. 

Osmanlının bu savaş da kazanmasındaki en büyük sebeblerden biri sahip oldukları toplardı. Velakin aynı toplar Safevilerde bulunmuyordu. Bunun sebebi Kızılbaş aşiretlerinden Tekelüler’in topun “mert işi olmadığı” bu münasebetle de bir mertte yakışmayacağı düşüncesiydi.

Şah Harpten kaçtı ve Kızılbaşlar tarafından değeri azaldı. Geri kalan ömrünü Tebriz’de saklanarak geçirdi. Kendini şaraba verdi, bu sebeple de çok geçmeden de hakka kavuştu.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Safeviyye Tarikatı hakkında

Şah İsmail Türk müydü?

Mehmet Akif Üzerine Tartışmalar